Web Destekli Eğitim kavramının ardında, bilgisayar destekli eğitim yer almaktadır. Bilgisayar destekli eğitimin geçmişi ise “doğrusal programlar” ile 1950’lere “dallanmış programlar” ile 1960’lara kadar gitmektedir.
Tahmin edilebilir kullanıcı etkileşimleri varsa yani bir sonraki yapılacak hareket belli ise doğrusal yapılar (Linear Structure) kullanılır.
1960’lardaki sistemler temel olarak olguları öğretmek ve alıştırma ve uygulamalar için tasarlanmışlardı, bu tip yazılımlar sayfa çevirme mimarisi olarak tanımlanmıştır (page turning architecture), çünkü öğrenci için tek etkileşim sonraki sayfaya geçerken bir düğmeye basmaktan ibaretti.
Beşiroğlu (2001)’e göre bu yapı öğrenene bilgi adımlarının hızının kontrolünü verirken, bazı avantajlarının yanı sıra zaman zaman geleneksel sınıf deneyiminden bir adım geri plana düştüğü görülmektedir.
Bilgisayar Destekli Öğretim uygulamaları teknoloji geliştikçe olgunlaşmış, konu anlatımlarına grafikler, test ve alıştırmalar eklenmiştir. Bu durum öğrencilere daha fazla kontrol imkânı verdi ve bilgisayar destekli öğretim programlarını cazip hale getirmiştir.
Ses, video, animasyon, grafik ve hipermetin linklerinin bir arada bulundu ğu sistemler, öğrenene ilgilendiği konu başlıklarında gezinme imkânı verir. Böylece öğrenen tarafından sadece ilerleme hızı değil aynı zamanda dersin içeriği ve sırasının kontrolü de verilmiş olur.
Prensky M. (2000)’e göre dallanmış yapı (paralell processing) öğrencinin ödev yapması, televizyon izlemesi ve walkman dinlemesi gibi birçok işi aynı anda yapmasıdır.
İletişim alanındaki gelişmeler uzaktan eğitim alanında değişime neden olmuştur.
Saba (2000)’ya göre geçtiğimiz yıllarda uzaktan eğitim alanındaki araştırmalar yönetim, maliyetin düşürülmesi, öğretimsel tasarım, yasal, sosyal konular gibi kuramsal esasları içermeyen konular üzerine odaklanmıştır.
Moore & Kearsley (1996)’ya göre uzaktan eğitimde yapılan işi (transaction) birinin diğerinden ayrı olduğu ortamlarda, özel öğrenme ve öğretme davranışlarını içeren, öğretmen ve öğrenciler arasındaki karşılıklı etkileşim olarak tanımlamaktadırlar.
Uzaklığı iletişim boşluğuna yol açan fiziksel uzaklık ve eğitmen ve öğrenciler arasında olası yanlış anlamalara izin verecek psikolojik boşluk olarak tanımlamışlardır.
Moore & Kearsley (1996) uzaktan öğretim ortamına etki eden etmenleri şu şekilde tanımlamışlardır; diyalog, dersin yapısı ve öğrencinin özerkliği. Bu üç etkileşim türünün uzaktan öğretim ortamları kadar önemli olduğunu belirtmişlerdir.
- Öğrenci – Eğitmen etkileşimi
- Öğrenci – İçerik etkileşimi
- Öğrenci – Öğrenci etkileşimi
Moore & Kearsley’in bu tanımlarının üstünden çok fazla zaman geçmeden Hillman, Willis ve Gunawardena (1994) yeni ve gelişmekte olan teknolojilerin en az 4 tane etkileşim içerdiğini belirtmişlerdir. Yukarıda bahsedilen üç etkileşimden farklı olarak öğrenci-arayüz etkileşiminden öğrencinin teknolojiyle etkileşimi olarak bahsetmişlerdir. Belki de 10 yıl sonra arayüzler etkileşim için şu an oldukları gibi birer engel olmayacaktır, ama günümüzde açıkça görülmektedir ki bahsedilen üç etkileşimin niteliği arayüz etkileşiminden etkilenmektedir.